Eee seçim oldu, sonuçlar neredeyse kesinleşti. Yorum yapmazsak çatlarız.
Seçimin galibi MHP olarak görünüyor.
AKP oy kaybetti.
CHP oylarını arttırdı.
Genel tablo bu üç cümle ile özetlenebilir.
MHP ve CHP oylarındaki artışı kendi becerileri olarak algılarlarsa çok yanılırlar. Özellikle MHP başarısını AKP'nin yanlış hesap yaparak Kürt Açılımını seçim öncesine yetiştirmeye çalışmasına borçlu.
AKP doğru bir hareketi yani Kürt Açılımı'nı G.Doğu'dan oy kapmak, oyunu arttırmak için halka tam olarak anlatmadan alel acele seçim öncesinde ortaya koymasaydı bu seçimin sonucunda tablo çok farklı olacaktı. Yani AKP Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan oldu. Evrensel bir ders çıkaracak olursak; Yapacağın bir iyiliği menfaat gözeterek yaparsan gelir böyle başına geçer. Sonra oturur yok küresel kriz, yok bilmem ne diye mazeret bulmaya çalışırsın.
Oysa yapılması gereken daha uzun bir süreç ortaya konarak insanların Kürt=PKK algılamasını ortadan kaldırmak için daha fazla çaba gösterilmeliydi. Kürt ve Türk halklarının kardeşliğinin tarihi gerekçelerinin daha iyi anlatılması, Kürtlerin devlete ne zaman küstürüldüğü, dışlandığı, hangi olaylar sonucu yabancı unsurlar ve iç hainler tarafından kendi çıkarları için kullanılmaya başlandığı vs. tüm bunlar net olarak ortaya konmalı halkın bilinçlenmesi sağlanmalıydı. Hali hazırda toplumun gözü önünde bulunan aydın-popüler tiplerin çok büyük bir çoğunluğu 'Kürt' kelimesini ağzına almaya çekiniyor, imtina ediyorken, evladını, kardeşini, arkadaşını, akrabasını G.Doğu'daki (Kürtçe konuşan, Kürtçe isimlere sahip üyeleri olan ve Kürt halkını temsil ettiğini iddia eden bir) terör örgütüne şehit vermiş insanların televizyonlarında Kürtçe bir kanal ile karşılaşmaları nasıl bir ruh hali oluşturur tahmin etmek hiç zor olmasa gerek. Fakat gözünüzü 'OY' hırsı bürümüş ise böyle basiretiniz bağlanır işte.
Bu tespit kıvırmasız, tartışmasız AKP'den MHP'ye kayan oyların açıklamasıdır. CHP'nin durumu biraz daha farklı. Tarihi bir fırsatı kendi elleri ile kaçırdıklarının halen farkında bile değiller. Çünkü şu anda 'geri aldıkları' belediyelere sevinmekle meşguller. Oysa iki sebepten dolayı çok daha fazla oy olmaları mümkündü:
1- ETÖ davası halkın kafasını karıştırdı. Önceki seçimlerde AKP'nin şeriatçı bir parti olmadığına inanan bir kısım AKP seçmeni, hem ETÖ davasında kendilerini Cumhuriyetçi-Atatürkçü-Laik olarak tanımlayan kişilerin yoğun olarak göz altına alınması hem de kapatma davası ile laiklik karşıtı olaylardan dolayı uyarı alan partiye karşı daha şüpheli yaklaşmaya başladı. Hem müslüman hem de laikliğe sıkı sıkıya bağlı bu kesimin CHP'ye kayması kaçınılmazdı. Çünkü R.T.Erdoğan'ın "Velev ki siyasi simge..." sözleri gün atlamadan gazete ve televizyonlarda aylarca malzeme yapıldı. Bu ifade birçokları için 'dinin siyasete karıştırılması' olarak algılandı. Yani özetle, AKP önceki kadar 'şeriatçı olmayan' bir parti olarak algılanmıyor artık.
2- Yolsuzluk davaları her dönem iktidar partilerine sıkıntı vermiştir. Fakat bu defaki çok farklı. Deniz Feneri davasından bahsediyorum. Halkımızın en hassas olduğu bir konuda ortaya çıkan yolsuzluk iddiaları AKP ile ilişkilendirildiğinde başka bir sonuç beklenemezdi. AKP'nin bir çok noktada bu olayı yok gibi davranması, iddialar ortaya çıkar çıkmaz sert tedbirler alarak soruşturma başlatmaması en azından Aydın Doğan'a gösterilen sertliğin yarısının bile sergilenmemiş olması vatandaşlarının bir çoğunun AKP hakkında olumsuz düşünmesine sebep oldu.
Oy kayıplarının ve kaymalarının yüzde seksen sebepleri bu üç konudur. Diğer yüzde yirmi kaybın sebeplerini de Başbakan kendi açıkladı zaten.