27 Eylül 2010 Pazartesi
Bu ne rezilliktir!
3. sayfa haberlerinden 400 milyon TL’lik rant
27 Eylül 2010 09:40
Gazetelerdeki kaza haberlerini takip eden uyanıkların, bazı vatandaşların ölüm tazminatlarını tahsil ederek vurgun yaptıkları ortaya çıktı.
Hüseyin Özay'ın haberi
Türkiye’de her yıl binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan trafik kazaları, bazı uyanıkların yeni iş kapısı haline geldi. Gazetelerin 3. sayfasında yer alan kaza haberlerini takip eden uyanıkların, vatandaşların kaza tazminatları konusunda yeterli bilgiye sahip olmamasından yararlanarak, ölüm ve sakatlık tazminatlarını kendileri tahsil ettikleri tespit edildi. Bu yöntemle tahsil edilen kaza tazminat tutarı 400 milyon TL.
---
Böyle bir haber yayınlandı Star gazetesinde... Haber7 de kaynak göstererek yayınladı.
Haberi yapan muhabirin, sayfadan sorumlu editörün, yazı işleri müdürünün pespayeliğini görüyor musunuz? Neticede haber medyasının kalitesizliği bu!
Hırsızlık, dolandırıcılık, şerefsizlik 'uyanıklık' olarak sunuluyor haberde. Beddua etmeyeceğim; Allah hepinizi bildiği gibi yapsın!
9 Eylül 2010 Perşembe
Referanduma Koyunlar 'Hayır' Diyor!
Çine CHP İlçe Başkanı Tahir Yaman, Bodrum Yurttaş İnsiyatifi Sözcüsü Ayhan Karahan ve otuz köylünün de destek verdiği eylem, geçen çarşamba günü akşam saatlerinde Kahraman Köyü merasında gerçekleştirildi. Ankara Elmadağ Lisesi felsefe öğretmeni, evli ve 1 çocuk babası 49 yaşındaki Cemal Beldek'in organize ettiği eylemde, 400 koyun merada önceden hazırlanan hayır yazısı şeklindeki yemliklerin etrafında toplanarak 60 metre genişliğinde 15 metre enindeki ‘Hayır’ yazısı şeklini aldı.
http://www.milliyet.com.tr/koyunlarla-hayir-eylemi/turkiye/sondakika/09.09.2010/1287064/default.htm
Koyunlara 'Hayır' dedirten CHP'li İlçe Başkanı'nı canı gönülden kutluyoruz.(!)
CHP'nin halka bakış açısını da böylece daha iyi anlamış olduk.:) Eee ne demişler: "Dervişin fikri ne ise zikri de o olur."
17 Ağustos 2010 Salı
'Hayır'cılarda bir telaş, bir telaş...
İktidarın iktisadi ve siyasi kararlar vermesi yönetim mantığının temelini oluşturur. Siz diyorsunuz ki davul iktidarın boynunda olsun, tokmağı yargının elinde... Dikkatinizi çekerim AKP demiyorum, siyasi iktidar diyorum. Halk kimi muktedir kılarsa bu yetkiden o faydalanacaktır.
Hukuk siyasetten ve iktisattan anlamaz. Bu konularda haklar yönünden incelemesi gayet doğaldır, ancak yerindelik kararı verecek yeterliliğe sahip değildir dünyanın hiçbir yerinde.
Ha derseniz sonrasında haksızlık oluyor, insanlar işinden ediliyor o zaman ben de derim ki "eee şimdi hukuk nerede?" haksızlığa uğramış insanlar varken yargı mekanizması ortada yok, siyasi-iktisadi bir icraat yapılırken aslan kesiliyor! Yargı 'iktidarcılık' oynamayı bırakıp bir an önce asli görevini yerine getirir hale gelmelidir.
http://www.odatv.com/n.php?n=evet-diyecekler-bunu-biliyor-mu-1708101200&utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter#yorum
“EVET” DİYECEKLER BUNU BİLİYOR MU
17.08.2010 10:46
Akşam yazarı Nihal Kemaloğlu referandum tartışmalarında üzerinde çok fazla durulmayan bir konuya değindi; pakette Anayasanın 125. maddesine getirilen değişikliğin idari yargının özelleştirmelere yaptığı denetimi ortadan kaldırdığını yazdı.
Nihal Kemaloğlu‘nun “Sermaye yararına anayasal güvence” başlıklı yazısı şöyleydi:
“Piyasacı devletin, dereler tepeler dahil tüm ülke varlık ve kaynaklarını sermayeye açan azman girişimciliği, artık anayasa tarafından da güvence altına alınacak!
Küreselleşmenin sermaye birikim rejimine, 'kamu kuruluşlarını' hibe ederek katılan Türkiye'nin, yeni kaynak aktarımını kolaylaştıracak köklü çözümü, anayasa paketine koyuldu.
Anayasa değişikliğinde 125. maddeye eklenen 'yerindelik denetimi', demokrasi paketinin esas motivasyonunu ve ruhunu teşkil ediyor.Böylelikle liberal demokrasilere bile dudak uçuklatan, gözü kara özelleştirmelere, anayasal dayanak ve teminat sağlanıyor.Taş, toprak, su havzası, dere, dağ, kıyı, ulaşım, eğitim, sağlık, kent, katma değeri yüksek kamu varlıkları, kamusal hizmetler, sosyal haklar, kısacası tüm doğa, insan ve toplumsal yaşamın bütün süreçleri, yargının 'yerindelik denetiminden muaf' tutularak piyasalaşacak.125. maddenin 4. fıkrası 'Yargı yetkisi, idari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlı olup hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz' olarak düzenlendi.Yani idari yargı, gelen davalarda kamu yararı, sosyal adalet ve eşitlik, sosyal devletin görevleri, çevre, doğal kaynaklar ve kamusal mülkiyetin korunması gibi ilkelerde uygunluk aramayacak, itirazları usul yönünden inceleyecek, içeriğine yeni anayasa gereği olarak karışamayacak.
İdari yargının özellikle özelleştirme ihalelerinde yaptığı 'yerindelik denetimi' anayasaya aykırı olacağından özelleştirmeler için yargı ve kamu denetimi kalkacak.Bugüne kadar özelleştirmelerin yüzde 78.8'ini gerçekleştiren hükümet zamanında, özelleştirmeler için açılan idari dava sayısı, 6 kat artmıştı.
Yargının 'yerindelik denetimi yapılamaz' hükmü, neoliberal demokratlarca işte hukukun üstünlüğü diye kutlandı!'Kamu yararının' ne olduğunu hükümetin belirleyeceğini söyleyen zatlar, son sekiz yılda 57 kuruluş ve 51 işletmeyi 31 milyar dolara özelleştirmiş hükümetin, katma değeri ve karlılığı yüksek kuruluşları birkaç yıllık karları bedeli satışını da alkışlamışlardı.Vahşi özelleştirme politikalarıyla 'ekonomik yarar' gözetilmeden satılan işletmelerin üretimi artmamış, bazıları kısa sürede küresel tekellerce kapatılmış, on binlerce insan işinden edilmişti.Yabancı sermaye ve spekülatif finans girişine bağımlı ekonominin hayatiyeti için tükenen kamu varlıklarının yerini alacak kentsel projeler, limanlar, karayolları, doğal kaynaklar için yargı barikatının kaldırılması şart olmuştu.
İzmir, Samsun, Bandırma liman satışlarında mahkeme sürecinin ülkeye milyon dolarlara mal olduğunu söyleyen Başbakan şaibeli Galataport, Haydarpaşaport ihalelerinde de yargıdan pek yakınmıştı.
Kısacası 'yerindelik denetimiyle' küresel sermayeye karşı mahcubiyetimiz sona erecek!'Kamu yararı' muğlaklaşırken 'sermaye yararının' berraklaşıp anayasanın koruyucu kanatları altına alınması ne kadar vahim.Yargının aldığı çok sayıda özelleştirme iptal kararının ülkeye 'kaybettirdiği' milyon dolarların kamu harcamasında kullanılacağı zırvaları kadar vahim.
Şimdi dereleri, ırmakları betonlaştıran binlerce HES projesi, kıyılara dikilecek nükleer santraları,neoliberal belediyeciliğin şirket karlılığı güden pahalı, zamlı 'müşteri' hizmetleri, kamudan zorla sökülüp alınmış 'özelleştirilmiş sermaye alanları', okullar, hastaneler, tarihi kültürel varlıklar, Büyükşehir belediyelerinin kentsel dönüşüm projesi adıyla inşaat sektörüne arsa takdim çalışmaları, 3. köprü yapımı, diğer köprülerin geçiş ücret zamları için vatandaşların ve meslek odalarının, derneklerin açtığı davalar, idari davalarda 'kamu yararını' aramak anayasa aykırı..Kamu yararını ve yasal güvencelerini kaybetmiş kenara yığılmış kalabalıklar olarak da sermaye yararına ses çıkartamayız.Ve eminiz ki hepimize gemi azıya almış özelleştirmeleri gösterip, kafamıza vura vura 'İşte size vesayetsiz demokrasi ve kuvvetler ayrılığı!' diye 'dayatılacak.”
Odatv.com
19 Temmuz 2010 Pazartesi
Bir yorumcu der ki;
"CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün Ankara'nın Polatlı ilçesi ve Eskişehir'deydi. Polatlı'da parti otobüsü üzerinden halka seslenen Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği paketini eleştirdi. "Anayasa değişikliği çiftçinin sorunlarını çözüyor mu, yolsuzlukları bitiriyor mu, işsizliği ortadan kaldırıyor mu?" diye sordu. Bunların olmayacağını, bu nedenle herkesin 'hayır' oyu kullanması gerektiğini ileri sürdü. Kenan Evren başta olmak üzere 12 Eylül darbecilerine yargı yolunu açan paket için 'Kenan Paşa'nın anayasasının devamı' nitelemesinde bulundu."
http://www.haber7.com/haber/20100717/Kilicdaroglunun-cemaatten-iki-istegi.php
Yorum:
"vay be gözlerim yaşardı kenan paşanın anayasasına cunta ananayasasına karşıyız demek istiyor sanırım. bu adam ne konuştuğundan haberi yok tam bir oportünist. ha bide işsizliği azaltacak gübre fiyatlarını düşürecek anayasa nerede satılır onuda deyiver bakam."
sami tümer 2010-07-17 08:31:54 (Bir Haber7.com yorumcusu)
“Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum”
Herif 'Türk Halkı'nın yavşaklığından bahsediyor!
Buna arbesk yavşaklık da deseniz grotesk yavşaklık da deseniz aşağılama, ifadeyle sabit Yüce Türk Halkınadır.
Dikkatiniz çekerim; buradaki ifade dinlediği müzikten dolayı hakaret edilen Türk Halkıdır.
Fazıl Say hem bu hakaretiyle hem de daha sonraki açıklamalarında 'alt tabaka' ifadesiyle hakaret ve toplumda bölücülük suçları işlemiştir.
Savcılar gazete haberlerini suç duyurusu olarak kabul etmeli ve kamu adına soruşturma başlatmalıdır.
7 Temmuz 2010 Çarşamba
ANAYASA MAHKEMESİNİN UYGULAMASI ASLA KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLDİR!
a. Ya meclis feshedilecek ve bundan sonra yasa yapma yetkisi de dahil meclisin yetkileri olduğu gibi Anayasa Mahkemesi'ne devredilecek,
b. Ya da Anayasa Mahkemesinin yeni anayasa maddelerine yaptığı içerik müdahalesi yok sayılarak Büyük Millet Meclisi'nde şekillendirildiği haliye referanduma gidilecek.
Bu iki seçeneğin dışında ne söylenirse söylensin, ne yapılmaya çalışılırsa çalışılsın mantıklı ve tutarlı bir tarafı olmaz, olamaz...
20 Haziran 2010 Pazar
Sürpriz değil;
Şimdi şu aşağıdaki haber surpriz mi? Yoo kesinlikle değil..
Bu ETÖ davası başladıktan ve İsrail'e 'One minute!' çekildikten sonra herkes ama herkes Pekaka köpeklerinin saldırıya geçeceğini biliyordu. Açılımı baltalamak isteyen terör rantçısı asalakların boş durmayacağını da...
Şimdi ben hükümete çatmaz mıyım, siz bunlara neden tedbir almadınız diye hesap sormaz mıyım?
Bana sakın "Fakat Pekaka şehirlerde de eylem yapacaktı emniyet güçlerimiz bunu engelledi." diye kendinizi savunmaya kalkmayın. Eşkiya işbirlikçilerinin şehir emniyet kuvvetleri içindekilerden olmadığını da herkes biliyor. Dolayısıyla çapulcuların şehirlerde içeriden destek alması neredeyse imkansız. HANGİ BİRİMİN İÇİNDEN DESTEK ALIYORLARSA ORAYA SALDIRABİLİRLER ANCAK. Hain(ler)i başka yerde aramaya gerek yok. İşte sizin hükümet olarak buna tedbir almanız gerekiyordu. Bir hafta içinde hainleri tespit edip gereğini yerine getirmezseniz 'temizlenme süreci' çok kötü sıkıntılara girecek haberiniz olsun!
http://www.haber7.com/haber/20100620/150-PKKli-Herona-yakalandi-ancak.php
Hakkari’de 8 askerin şehit olduğu saldırıda TSK komuta kademesinde ihmal olduğunu öne süren Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Önder Aytaç, dün kendisine ulaşan çok önemli bir bilgiye göre, Batman’da düzenli olarak bölgede uçurulan bir insansız hava aracı Heron’un saldırıdan günler önce 150-200 teröristin girişini tespit ettiğini söyledi.
ALBAY KAFASINI DUVARLARA VURDUAytaç, “Bir uçuşta 400 km alanı tarayan bu uçaklara bakan Batman’da görevli Albay Heron’daki görüntüleri görünce komutanlarına ‘Bunları şimdi vurmayacağız da ne zaman vuracağız’ demiş, kafasını duvara vurmuştur. Hafızaları silinmeyen Heron’ların son iki haftalık hafızasına bakarlarsa, sınırdan giren 150 teröristi görecekler. Bu kayıtlar saldırıların nasıl arttığını, Mehmetçiğin nasıl öldüğünü ortaya koyacak” dedi.
19 Haziran 2010 Cumartesi
Birileri terör vahşetini siyaset malzemesi yapıyorsa;
Terörün ülke sorunu olduğunu bile bile bundan dolayı iktidarı suçlayanları,
Oy artırma derdine düşüp çözüm üretmeye çalışmayan muhalefet parti liderlerini,
Saldırdılar, zarar verdiler sonra da kaçtılar demeye utanmayan yetkilileri,
Ergenekon'cuların uçaksavar mermilerinin PKK tarafından nasıl kullanıldığını görüp halen iktidarı ergenekon karşısında zayıflatmaya çalışanları,
Kınıyorum...