18 Nisan 2013 Perşembe

Azınlık Raporu

Toplumlarda sayıca çok olduğu halde azınlık olarak nitelenebilecek durumlar vardır. Yani azınlık, terim anlamı olarak "sayıca az insan topluluğu" demek değildir. Egemen gücün dışında kalan insan topluluklarına o ülkenin azınlığı denir. Mesela Güney Afrika'da (sanırım halen) zenciler azınlıktır. Fakat ülke nüfusunun %90'dan fazlası zencidir. Türkiye Cumhuriyeti kısa geçmişi boyunca Anadolu topraklarında yaşayan tüm 'HALK' azınlık durumundaydı. Küçük, elit bir zümre tarafından yıllarca egemenlik altında tutuldular. DP, ANAP ve AKP dönemlerinde egemen güç dengesinin değiştirilmesi için ciddi çalışmalar yapılmış ancak darbe, idam, suikast gibi sonuçlarla önü kesilmiştir. İçinde bulunduğumuz dönemde de egemen güçlerin yer değiştirme çekişmesi devam etmektedir.

Buraya kadarki açıklamalardan anlaşılıyor ki Türkiye'de azınlık kavramı muğlaktır. Tam olarak kimin azınlık olduğu, kimin egemen güç olduğu belli değildir. Bu durumda belirli bir kesimin azınlık olarak kabul edilmesi ve ayrıcalık tanınması (ki azınlıklara ayrıcalık gayet hukukî, demokratik ve mantıkî bir haktır) pratikte haksız sonuçlar doğurabilir. Çünkü, azınlık olarak kabul edilmeyen ama gerçekten azınlık olan büyük bir kesim, pozitif ayrımcılık kapsamında değerlendirilecek bu imtiyazlardan faydalanamayacak, ciddi bir dengesizlik ortaya çıkacaktır.

Bu sebeple ırka, aileye, zümreye, ideolojiye, inanca dayalı yönetim sistemleri mutlak bir egemen güç ortaya çıkaracağı için yönetimin, siyasî iktidarın tüm bunlardan uzak olması gerekmektedir. Yani laik devleti bu şekilde alglayıp kabul etmek, azınlıklar ve onlara tanınacak haklar sorununu ortadan kaldıracaktır. Laik devlette, devlete tüm gruplar eşit mesafede olacağı için azınlık-egemen güç ikiliği oluşmayacaktır. Bu durumda hukukun da mutlaka çoklu uygulanması gerekir. Yani devlet(yönetim) laik ve tarafsız olmalı fakat gruplar kendi inanç, anlayış, gelenek ve yargılarına göre hukuktan faydalanabilmelidirler. Mesela müslümanlar için şeriat mahkemeleri kurulmalı, isteyenlerin bu mahkemelerin vereceği hükümlere göre hareket edebileceği ortam oluşturulmalıdır. Ermeni, rum, yahudi vs için de durum aynıdır. Laik devlet ve çoklu hukuk sistemiyle şu anda yaşadığımız ve içinden çıkılmaz gibi görünen problemlerin onda dokuzu çözülebilir.

Hiç yorum yok: