5 Mayıs 2013 Pazar

Kusursuzu ve sonsuzu istiyorum, suç mu?

Özel jetim olmadıktan sonra ben buna yaşamak mı derim? Peki, senin yaşamaktan anladığın ne? Akşam lig tv seyredip kutu bira içmek mi?

Ben aza talip değilim, aza razı da değilim, içim sonsuzluk isteğiyle dolu. Ölümsüzlük isteğimi fikrimin, yüreğimin derinlerden gelip tüm varlığımı kapladığını hissediyorum.

Ben sorunlu sevgi, arızalı muhabbet, kıskançlık duyulan başarı, içimde pis ve kokuşmuş bir dışkıya dönüşen yiyecek ve sair sıkıntı veren hiçbir şey istemiyorum. Bu dünya bana hep dar ve ağır, çok ağır geldi. Dolaştım, gezdim, açmadı beni. Sevdim, sevildim yetmedi...

Bu aşağılık dünyanın bana verebileceği hiçbir şey yok.
Bana "hayatını yaşa" derken ne teklif edebilirsin?
Bu dünya bana ne sunabilir? Böyle sünepe, böyle arızalı bir hayatı kabul etmek, içinde bulunduğum mükemmel organizmaya hakaret gibi geliyor bana.

İnsanlık olarak 13.7 milyar ışıkyılı öteyi görebiliyorum. Kainatı anlayabiliyorum. Parçacık altı dünyayı(ları) keşfetme yolunda hayranlık uyandıracak modeller tasarlıyorum. Bu muhteşem organizmaya hangi yaşamı, hangi kalıbı layık görüyorsun? Bu dünyanın bana verebileceği nedir?

Hiç yorum yok: